Bisikletçiler, hatta bisiklete binmeyenler arasında konuşulan en popüler konulardan birisi bisiklet yolu. Herkesin olmalı mı olmamalı mı, olmalıysa nasıl olmalı konusunda mutlaka bir fikri var.Daha önce Bisikletforum’da açılan Bisiklet yolu kullanışlı mı, gerekli mi, yapılmalı mı? konusuyla, bu konuyu incelemiştik. Üzerinden 2 sene geçtikten sonra, burada, derli toplu bir yazı yazmak istedim. Bu blogun da ilk yazısı olacak.
“Avrupa’da Her Yer Bisiklet Yolu”
Her tartışmanın, her bisiklet konusunun popüler cümlesi budur:
“Bisiklete binmek istiyorum ama bisiklet yolu yok, Avrupa’da her yer bisiklet yoluymuş.”
Peki Avrupa’da kimse bisiklete binmiyormuş da, bir gün birisi “bisiklet yolu yapalım” demiş ve bütün Avrupa o gün bisiklete mi binmeye başlamış?The Guardian’ın aktardığı bir makaleye göre Amsterdam’ı örnek alırsak, Amsterdam’da 1900’lerin başında, %100’lere varan bisiklet kullanım oranı, 50 ve 60’larda alım gücünün yükselmesi ile kritik seviyede azalmaya başlıyor. Bunun sonucu olarak da kaza oranları artıyor. 1971’de 3,300 ölümlü trafik kazası görülüyor. 400’den fazla çocuk, trafik kazasında hayatını kaybediyor. Bu olayların üzerinde, en bilineni Stop de Kindermoord* (Çocuk Ölümlerini Durdurun) adlı protesto etkinlikleri düzenleniyor. ![](https://ssfy.io/https%3A%2F%2Fwww.notion.so%2Fimage%2Fhttps%253A%252F%252Fcdn-images-1.medium.com%252Fmax%252F1000%252F1SbH97Go5-DVJFAVaYQ_ldw.jpeg%3Ftable%3Dblock%26id%3D5afe2e55-73a7-4527-848a-00087711f709%26cache%3Dv2)Stop de Kindermoord Protestoya katılan bir anne, van Putten, “Şehir araçlara yol açmak için yerle bir edildi. Toplumda gerçekleşen değişikliklerden hoşnut değildik, hayatlarımızı etkiliyordu. Sokaklar artık orada yaşayan insanlara değil, büyük trafik akışlarına aitti. Bu beni çok kızdırmıştı” diye anlatıyor. 1960’larda şehir plancıları, arabaları geleceğin ulaşım modeli olarak görmüş, arabalara daha fazla yol açabilmek için şehri yıkıma uğratmıştı. Fotoğraf: Fotocollectie AnefoStop de Kindermoord aktivistleri, sivil itaatsizlik içerek eylemlerine devam ediyor; yolları araçlardan geri almak için sık kaza yaşanan noktalarda yollara masa koyup kapatmak, yemek düzenlemek gibi eylemler düzenliyorlar. Milletvekilleri onları dinlemek için randevu veriyor, Başbakan ile görüşüyorlar. Bunların sonucunda Stop de Kindermoord belediye bünyesine alınıyor ve çözüm olarak woonerf adı verilen, taştan yapılan ve araçları yavaş gitmeye zorlayacak hız tümsekleri olan yollar yapılmasına karar veriliyor. woonerf Stop de Kindermoord grubunun kurulmasından iki yıl sonra, First Only Real Dutch Cyclists’ Union (İlk ve Tek Gerçek Hollandalı Bisikletçiler Birliği) adlı bir grup daha kuruluyor. İlgi toplamayı başarıyor, megafonlar ve üç tekerli bisikletleriyle eylemler yapıyor, geceleri sık kullanılan yollara renkli boyalarla “kaçak bisiklet yolları” çiziyorlar. Grubun bir üyesi olan Tom Godefrooij, “Polis tarafından yakalanabilirdik ama gazeteler ve politikacıların ilgisini çekip, sonunda, bisiklet şeridimizi alabilirdik. 70’lerde dahi arabalara odaklanmanın sorun yaratacağını bilen politikacılar vardı.” diyor.1973’te yaşanan petrol krizi ile petrol fiyatları dört katına çıkıyor. Hollanda hükümeti ise, hem enerji tasarrufu yaptırmak hem de yeni bir yaşam tarzı sunmak için “Arabasız Pazar Günleri” projesini ortaya atıyor. Çocuklar, arabalar olmadan tekrar sokakların tadını çıkarabiliyorlar. Bu arabasız pazar günlerinde, Maartje van Putten adında bir bisikletçi, beraberindeki kişilerle beraber bisikletçilerin giriş izni olmadığı bir tünele bisikletleri ile giriyorlar ve bu gezinin sonu da karakolda bitiyor.1980’lerin sonuna doğru, yapılan protestolar sonucunda, politikacılar arabayı merkeze alan bir ulaşım planının gerçekçi bir plan olmadığının farkına varıyor ve bisikleti merkeze alan bir ulaşım planına geçiliyor. Yollara parlak kırmızı ve görünür bisiklet yolları yapılması ile başlayan süreçte, 2019’da ise Amsterdam’da 35.000 km’nin üzerinde bisiklet yolu mevcut.
Peki bizde durum ne?
Bizde bisiklet yolu yok mu? Tabii ki var. Ama maalesef, bütün bu bisiklet yollarının avantaj ve dezavantajları var. Teker teker incelemeden önce, bir bölgede bisiklet yolu olmasının öncelikli dezavantajından bahsedelim
KARAYOLLARI TRAFİK KANUNUMadde 66 — Bisiklet, motorlu bisiklet ve motosiklet sürücülerine aşağıdaki kurallar uygulanır.a) Ayrı bisiklet yolu varsa, bisiklet ve motorlu bisikletlerin taşıt yolunda,sürülmesi yasaktır.
Yukarıdaki madde yüzünden, eğer bir yolda bisiklete ayrılmış bir bölüm varsa, burada motorlu araç yolundan gitmeniz suç haline geliyor. Yol her ne kadar kullanılamaz, her ne kadar kötü, her ne kadar tehlikeli olsa dahi; motorlu araçlarla aynı yolu kullandığınızda suçlu duruma düşüyorsunuz. Bir bisikletli olarak itiraz etmemiz gereken ilk yasal boşluk bu.
Yaya Yollarına / Sahillere Entegre Bisiklet Yolları
Büyükçekmece sahil yolu üzerinde yer alan bisiklet yolu Büyükçekmece Belediyesi’nin İstanbul’da yapılan ilk bisiklet yolu olduğunu söylediği yol, bu yollara bir örnek. Fotoğrafta da görebileceğiniz üzere, sürekli olarak yaya işgaline uğruyor ve tehlikelere yol açıyor. Ya sürekli olarak yayaları uyarmanız, ya da yine fotoğrafta görüldüğü gibi sizin de kuralları yok sayıp, nerede boşluk bulursanız oradan geçmeniz gerek. Kesinlikle yol bisikletine veya antrenman yapmaya uygun değiller. Yine Büyükçekmece özelinde değerlendirme yapmamız gerekirse, uygun boya kullanılmadığından yağışlı havalarda çok kaygan hale gelip, ekstra tehlike saçıyor. Ancak, sahil boşken kısa gezintiye çıkmış, belki bisiklet kiralamış bisikletçiye uygun. İzmir Kordon’da yer alan bisiklet yolu Bu yola daha iyi bir örnek olarak da İzmir Kordon’da yer alan bisiklet yolunu verebiliriz. Ancak yine burada da, yayalarla bisikletçileri ayıran herhangi fiziksel engel olmadığı için, birden önünüze bir yaya atlayabilir. Ayrıca yine bisiklet yolu olduğunu fark etmeden/bilmeden/önemsemeden buradan yürüyen yayalar da tehlike oluşturuyor ve bisiklet sürmek için herkesi uyarmak zorunda kalmak gibi bir sıkıntı ile karşılaşıyorsunuz.
Araç Yolundan Çizilerek Ayrılmış Bisiklet Yolları
“Avrupa’da her yerde bisiklet yolu varmış” cümlesinde bahsedilen bisiklet yollarının büyük kısmı bu şekilde yollar. Veliefendi — Zeytinburnu Bisiklet Yolu Yukarıda, Zeytinburnu’nda yer alan, bir dönem haberlerde mangalcıların park yeri haline geldiği için sıkça yer alan bisiklet yolu bunun bir örneği. Yukarıda gördüğünüz yol iki şeritli bir karayolu olsaydı, kısa duraklamalar bile hem diğer sürücülerin tepkisine neden olacak, hem de oraya bırakılan araç şikayet edilecek ve çekilecekken; bu haliyle zaten bisikletlere ait şeklinde algılandığından rahatlıkla park yeri ilan edilebiliyor. Bisikletliler Derneği’nin çabası ile Mobil EDS uygulaması yapılarak geçici bir çözüm ile boşaltılmıştı, ancak sürekli bir çözüm olmuyor.Duraklama/park etme bu bisiklet yolunun temel sorunu. Ayrıca sağ tarafta dükkanlar vs. yer aldığında da ya bisiklet yolunun üzerine park edilip mal indirenler, ya bisiklet yolunun dışına park eden ama bisiklet yolu üzerinden mal indirenler oluyor. Yine de bir bisiklet yolu yapılmasına ihtiyaç duyuluyorsa, en kullanışlı ve en maliyetsiz olanı bu.Bisikletçileri tehlikeye atan sorunlardan birisi de, bisiklet yolunun sağ veya soluna park etmiş araç sürücüsü/yolcularının araç kapılarını dikkatsiz bir şekilde açmaları. Bisikletçilerin en çok yaşadığı kazalardan birisi bu. Kapı Kazası Şeridin gidiş-geliş şeklinde yolun tek tarafından verilmesi de başka bir problem. Bu şekilde bisiklet yoluna araç park ettiğinde, yoldan devam etmek isteyen bisikletçi, karşı yönden gelen trafiğin şeridine girmek zorunda kalabiliyor.Yine, bu bisiklet yolunun çok kötü bir örneği de Riva’da yapılmış ve gelen tepkilerden sonra kaldırılmıştı. Şehir dışında, otomobillerin 90 km/s hız sınırı olan bir yolda; karşı yönden gelen bisiklet bir anda virajı alamayıp bisiklet şeridini ihlal eden otomobiller ile karşılaşıp, büyük kazalara sebebiyet veriyordu.
Çeşitli Engellerle Karayolundan Ayrılmış Bisiklet Yolları
Ülkemizde en popüler bisiklet yollarından biri de bu. Maalesef Karayolları Genel Müdürlüğü ve yerel yönetimler tarafından, muhteşem bir iyimserlikle bisiklet yoluna araç girişini önleyeceği düşünülerek yapılan ancak hiçbir zaman ( fotoğrafta görüldüğü gibi) işe yaramayan plastik dubalar ile bisiklet yolu ayrılmış. Aynı amaçla yapılmış demir dubalar bile, otomobil park etmek için esnaf veya vatandaşlar tarafından sökülüyor. Beton bloklarla ayrılmış bisiklet yolları Bu kategoride, otomobil girişini engelleyecek tek çözüm beton veya plastik, büyük bariyerle ayrılmış bisiklet yolları. Tabii bu durumda da, kaldırımları bile işgal eden motosiklet ve moto kuryelere bir çözüm olması çok zor.
Sorun Bisiklet Yolunun Olmaması mı? Çözüm Bisiklet Yolu Yapılması mı?
Yazının bu kısmında biraz daha öznel, İstanbul trafiğinde uzun süredir pedallayan, bisikleti ulaşım aracı olarak kullanan bir bisikletçi olarak öznel değerlendirmelerde bulunacağım: Bence hayır!Bisiklet yolu da yapsanız, bisikleti demir parmaklıklar arasına da koysanız, sorun insanların bisikleti umursamaması ve sizin bunun karşısında eliniz kolunuz bağlı kalmanız. Yasalar size bazı haklar veriyor. Size özel bisiklet yolları hazırlanıyor. Ama bir otomobil veya yaya bunları ihlal ettiğinde sizden başka sizin hakkınızı koruyacak, bu yasaları savunacak bir otorite bulamıyorsunuz. Sizin yolunuza park etmiş bir sürü otomobilin sahibine, bunun yasalara aykırı olduğunu anlatıp çözüm beklemek sizin göreviniz değil. Bu otomobilleri görüntüleyip şikayet ettiğinizde bile, 2016’dan beri yasal mevzuat eksikliğinden herhangi bir yaptırım uygulanamıyor. Bisikletinizi, otomobillerin önüne koyup gitseniz ne olur? Aynısı, sizin bisikletiniz önüne bir bisiklet konduğunda olmuyor. Bir yaya, otomobil yolundan bebek arabası ile ilerlese ne olur? Aynısını bisiklet yolunda rahatlıkla yapabiliyor ve bunun yanlış olduğunu düşünmüyor.Yazının başına dönecek olursak, benzer sorunlar Amsterdam’da yaşandığında şehir sakinlerinin talebi bisikletlerin ve yayaların otomobillerden izole edilmesi değil, otomobillerin şehirlerden izole edilmesi olmuş. Asıl sorun, otomobillerin bisikletlerden önemli olduğunun düşünülmesi. Çoğu bisiklet grubunun savunduğu “1.5 metre yanımdan geç” kuralını ele alalım. Bizim, yöneticilerden talebimiz “böyle bir kural konsun” demekten ziyade, böyle bir kuralı nasıl savunacağı olmalı. Yerel yönetimin kilometrelerce bisiklet yolu yapmasının, o bisiklet yoluna belediye işçisi kum yığıyor, otomobil park ediyor, yoldan yaya yürüyorsa hiçbir anlamı yok.Sıklıkla örnek gösterilen ve örnek alınan ülkelerle, bizim yaşadığımız sıkıntıların temelinde de maalesef bu yatıyor. ABD’nin Şikago eyaletinde bisiklet yoluna park etmenin 150$ cezası var ve 2015 yılında 2,816, 2016 yılında 2,766, ve 2017 yılında 3,460 kez ceza uygulanmış. Türkiye’de ise bu her bisikletçinin günlük yaşadığı ve çözüme ulaştırılamayan bir problem halini alıyor.
Peki çözüm önerisi ne?
Bisiklet de bir ulaşım aracı, onu motorlu araç trafiğinden izole hale getirmek boşa bir çaba olur. Ancak özellikle şehir içinde hız limitlerini düşürmek, hız limiti yüksek/şehirlerarası yollarda bisiklete özel şeritler ayırmak, bisikleti otomobilden önemsiz ve çocuk oyuncağı görmeyerek bisikletçinin hakkına sahip çıkmak; ihtiyacımız olan çözüm. Türkiye’nin zaten bisiklet kültürüne sahip olan şehirleri var ve buralarda bisikleti otomobillerden izole etmeye gerek olmadan yıllardır bisikletli ulaşım sağlanıyor. Bizim de kendi şehrimizi yönetenlerden talebimiz “aracımızla gidebilmek” değil de “bisikletimizle gidebilmek”, “aracımızı park edebilmek” değil de “bisikletimizi park edebilmek” olduğu zaman; bisikletli ulaşım gelişmeye başlayacaktır.Peki siz ne düşünüyorsunuz? Yorum kısmından görüşlerinizi iletirseniz, bu ortak düşüncenin gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.